En Güncel Haberler

Gözünüzün Kanlanmasını İhmal Etmeyin, Kör Olabilirsiniz!

Gözünüzün Kanlanmasını İhmal Etmeyin, Kör Olabilirsiniz!
Bu haber 24 Ekim 2021 - 10:44 'de eklendi ve 896 views kez görüntülendi.

Birçok insan gözlerindeki kanlanmayı ihmal edebiliyor. Bu noktada glokom belirtilerine dikkat çeken uzmanlar belirtilerin önemsenmemesi durumunda kalıcı körlük yaşanabileceğini ifade ediyorlar. Sinsice ilerleyen glokomun özellikle 40 yaş üzerinde kendini belli ettiğini söyleyen Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Can Üstündağ, hiçbir yakınma olmamasına rağmen 40 yaş sonrasında herkesin yılda 1 kez muayene olması gerektiğini ifade etti.

Birçok insan gözlerindeki kanlanmayı ihmal edebiliyor. Bu noktada glokom belirtilerine dikkat çeken uzmanlar belirtilerin önemsenmemesi durumunda kalıcı körlük yaşanabileceğini ifade ediyorlar. Sinsice ilerleyen glokomun özellikle 40 yaş üzerinde kendini belli ettiğini söyleyen Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Can Üstündağ, hiçbir yakınma olmamasına rağmen 40 yaş sonrasında herkesin yılda 1 kez muayene olması gerektiğini ifade etti.

Yaşımızın ilerlemesiyle beraber ne yazık ki çeşitli duyularımızda kayıplar, duyu organlarımızda hasarlar olabiliyor. Bu sebeple bazı şikayetleri yaşa bağlı sorunlar olarak görüp fazla ciddiye almıyoruz. Özellikle 40’lı yaşlardan sonra görmede keskinliğin azalması, bulanıklık ve gözde kızarıklık gibi belirtiler de normal şikayetler olarak görülüp dikkate alınmadığı için kalıcı körlüğün temel nedenlerinden biri olan glokom hastalığının tanısında da geç kalınıyor.

Yaşımızın ilerlemesiyle beraber ne yazık ki çeşitli duyularımızda kayıplar, duyu organlarımızda hasarlar olabiliyor. Bu sebeple bazı şikayetleri yaşa bağlı sorunlar olarak görüp fazla ciddiye almıyoruz. Özellikle 40’lı yaşlardan sonra görmede keskinliğin azalması, bulanıklık ve gözde kızarıklık gibi belirtiler de normal şikayetler olarak görülüp dikkate alınmadığı için kalıcı körlüğün temel nedenlerinden biri olan glokom hastalığının tanısında da geç kalınıyor.

Halk arasında “karasu” hastalığı olarak adlandırılan ve göz tansiyonu olarak bilinen glokomun çeşitli türleri var. Ancak en sık görüleni 40 yaş sonrası ortaya çıkan ‘açık açılı’ glokom olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle ailesinde glokom öyküsü bulunan kişilerin ‘sinsi’ ilerleyen bu hastalığa karşı daha hassas olmaları gerektiğine dikkat çeken Acıbadem Maslak Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Can Üstündağ, “Hiçbir yakınması olmasa bile 40 yaşından itibaren herkesin yılda bir kez göz muayenesi yaptırması gerekiyor. Ailesinde glokom hikayesi olanlar başta olmak üzere, risk grubunda yer alan kişilerin rutin muayeneye başlamaları çok önemli.” sözlerini ifade etti.

Halk arasında “karasu” hastalığı olarak adlandırılan ve göz tansiyonu olarak bilinen glokomun çeşitli türleri var. Ancak en sık görüleni 40 yaş sonrası ortaya çıkan ‘açık açılı’ glokom olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle ailesinde glokom öyküsü bulunan kişilerin ‘sinsi’ ilerleyen bu hastalığa karşı daha hassas olmaları gerektiğine dikkat çeken Acıbadem Maslak Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Can Üstündağ, “Hiçbir yakınması olmasa bile 40 yaşından itibaren herkesin yılda bir kez göz muayenesi yaptırması gerekiyor. Ailesinde glokom hikayesi olanlar başta olmak üzere, risk grubunda yer alan kişilerin rutin muayeneye başlamaları çok önemli.” sözlerini ifade etti.

SİNSİ İLERLEMESİYLE BİLİNİYOR!

Bu hastalık sinsi ilerlemesiyle biliniyor. Göz içi sıvısını dışarı boşaltmaya yarayan kanallarda tıkanıklıklar oluşması gözde basıncın yükselmesine neden oluyor. Yükselen göz içi basıncı görme sinirine zarar veriyor. Sonuç olarak kalıcı görme kaybına yol açabilen glokom hastalığı ortaya çıkıyor.
Bu hastalık sinsi ilerlemesiyle biliniyor. Göz içi sıvısını dışarı boşaltmaya yarayan kanallarda tıkanıklıklar oluşması gözde basıncın yükselmesine neden oluyor. Yükselen göz içi basıncı görme sinirine zarar veriyor. Sonuç olarak kalıcı görme kaybına yol açabilen glokom hastalığı ortaya çıkıyor.
40 yaş üstündeki her yüz kişiden 2’sinde açık açılı glokoma rastlanabiliyor. Bu oran 70 yaş üzerinde yüzde 5’e ve 80 yaşından sonra ise yüzde 7,3’e yükseliyor. Glokomun bu türü genellikle belirti vermeden ilerliyor. Daha nadir görülen dar açılı ya da kriz tipi glokomlarda ise ağrı, ışığa bakıldığında renkli hareler, yükselen göz tansiyonuna bağlı şiddetli göz ağrısı, görmede bulanıklık, mide bulantısı ve kanlanma olabiliyor.
40 yaş üstündeki her yüz kişiden 2’sinde açık açılı glokoma rastlanabiliyor. Bu oran 70 yaş üzerinde yüzde 5’e ve 80 yaşından sonra ise yüzde 7,3’e yükseliyor. Glokomun bu türü genellikle belirti vermeden ilerliyor. Daha nadir görülen dar açılı ya da kriz tipi glokomlarda ise ağrı, ışığa bakıldığında renkli hareler, yükselen göz tansiyonuna bağlı şiddetli göz ağrısı, görmede bulanıklık, mide bulantısı ve kanlanma olabiliyor.
Belirtilerin de kimi zaman yaşa bağlı sorunlar olarak görülüp önemsenmediğini kaydeden Prof. Dr. Can Üstündağ, “Oysa bu belirtiler durumun ne kadar acil olduğunu gösteriyor. Çünkü hızlıca tedaviye başlanmazsa kalıcı görme kaybı gelişebiliyor. Erken belirti vermeyen açık açılı glokomda ise görme alanı yavaş yavaş daraldığı için kişi genellikle hastalığın farkında olmuyor. Görme kaybı geliştiğinde glokom tedavisi maalesef yeniden görmeyi sağlamıyor” ifadelerini kullandı.
Belirtilerin de kimi zaman yaşa bağlı sorunlar olarak görülüp önemsenmediğini kaydeden Prof. Dr. Can Üstündağ, “Oysa bu belirtiler durumun ne kadar acil olduğunu gösteriyor. Çünkü hızlıca tedaviye başlanmazsa kalıcı görme kaybı gelişebiliyor. Erken belirti vermeyen açık açılı glokomda ise görme alanı yavaş yavaş daraldığı için kişi genellikle hastalığın farkında olmuyor. Görme kaybı geliştiğinde glokom tedavisi maalesef yeniden görmeyi sağlamıyor” ifadelerini kullandı.
Belirti göstermeyerek kalıcı görme kaybına neden olabilen kronik açık açılı glokomdan korunmak tam olarak ne yapmalıyız? Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Can Üstündağ, yıllık göz muayenesinin ihmal edilmemesi gerektiğini vurgulayarak, şu uyarıları yapıyor: “Her hastalıkta olduğu gibi glokomda da bir risk grubu var. Ailesinde glokom hikayesi olanlar, düşük ya da yüksek tansiyon hastaları, miyop sorunu olanlar, göz yaralanması geçirenler, uzun süreli kortizon kullananlar, migreni olanlar ve diyabet hastaları bu grupta yer alıyorlar. Bu kişilerin her yıl göz muayenesi olması gerekiyor. Risk grubunda olmayan kişilerin de yıllık göz muayenelerine 40 yaşından sonra başlamaları çok önemli.
Belirti göstermeyerek kalıcı görme kaybına neden olabilen kronik açık açılı glokomdan korunmak tam olarak ne yapmalıyız? Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Can Üstündağ, yıllık göz muayenesinin ihmal edilmemesi gerektiğini vurgulayarak, şu uyarıları yapıyor: “Her hastalıkta olduğu gibi glokomda da bir risk grubu var. Ailesinde glokom hikayesi olanlar, düşük ya da yüksek tansiyon hastaları, miyop sorunu olanlar, göz yaralanması geçirenler, uzun süreli kortizon kullananlar, migreni olanlar ve diyabet hastaları bu grupta yer alıyorlar. Bu kişilerin her yıl göz muayenesi olması gerekiyor. Risk grubunda olmayan kişilerin de yıllık göz muayenelerine 40 yaşından sonra başlamaları çok önemli.
Belirti göstermeyerek kalıcı görme kaybına neden olabilen kronik açık açılı glokomdan korunmak tam olarak ne yapmalıyız? Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Can Üstündağ, yıllık göz muayenesinin ihmal edilmemesi gerektiğini vurgulayarak, şu uyarıları yapıyor: “Her hastalıkta olduğu gibi glokomda da bir risk grubu var. Ailesinde glokom hikayesi olanlar, düşük ya da yüksek tansiyon hastaları, miyop sorunu olanlar, göz yaralanması geçirenler, uzun süreli kortizon kullananlar, migreni olanlar ve diyabet hastaları bu grupta yer alıyorlar. Bu kişilerin her yıl göz muayenesi olması gerekiyor. Risk grubunda olmayan kişilerin de yıllık göz muayenelerine 40 yaşından sonra başlamaları çok önemli

TEDAVİYLE HASARIN İLERLEMESİNİN ÖNÜNE GEÇİLİYOR

Glokom tedavisi, hastalığın seyrine göre “damla, ilaç ve cerrahi” yöntemleri üzerinden ilerliyor. Sık rastlanan açık açılı glokomun başlangıç tedavisinde damlaların kullanıldığını anlatan Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Can Üstündağ, şu bilgileri veriyor:

Tedavide amaç; gözün içindeki sıvı üretimini azaltmak, bunun yanı sıra kanallardan da sıvı çıkışını artırmak, böylece göz tansiyonunu düşürmek ve göz sinirine olası hasarı engellemek. Damla tedavisinin yeterli olmadığı ya da görme siniri hasarının damla tedavisine rağmen ilerlediği durumlarda lazer ve cerrahi yöntemler kullanılıyor. Tüm bu yöntemler ne yazık ki kaybedilen görme alanını geri getiremiyor. Yani tedaviyle ancak mevcut görme yetisi korunabiliyor ve hasarın ilerlemesi önleniyor.” Glokomun kriz tiplerinde başlangıçta lazer tedavisi kullanıldığını daha sonra ilaç ve cerrahi yöntemlere başvurulduğunu dile getiren Prof. Dr. Can Üstündağ, “Doğuştan göz tansiyonu görülen durumlarda ise ilk tercih çoğunlukla cerrahi oluyor. Cerrahi yöntem yetersiz kalırsa tedaviye ilaç ile devam ediliyor.” ifadelerini kullanıyor.

Tedavide amaç; gözün içindeki sıvı üretimini azaltmak, bunun yanı sıra kanallardan da sıvı çıkışını artırmak, böylece göz tansiyonunu düşürmek ve göz sinirine olası hasarı engellemek. Damla tedavisinin yeterli olmadığı ya da görme siniri hasarının damla tedavisine rağmen ilerlediği durumlarda lazer ve cerrahi yöntemler kullanılıyor. Tüm bu yöntemler ne yazık ki kaybedilen görme alanını geri getiremiyor. Yani tedaviyle ancak mevcut görme yetisi korunabiliyor ve hasarın ilerlemesi önleniyor.” Glokomun kriz tiplerinde başlangıçta lazer tedavisi kullanıldığını daha sonra ilaç ve cerrahi yöntemlere başvurulduğunu dile getiren Prof. Dr. Can Üstündağ, “Doğuştan göz tansiyonu görülen durumlarda ise ilk tercih çoğunlukla cerrahi oluyor. Cerrahi yöntem yetersiz kalırsa tedaviye ilaç ile devam ediliyor.” ifadelerini kullanıyor

Glokom yetişkin hastalığı gibi görünmekle birlikte bebeklerde de ortaya çıkabiliyor. Özellikle iri gözlü bebeklerin glokom riski açısından kontrol edilmeleri gerekiyor. 10 binde bir rastlanan doğumsal glokomun yanı sıra yaşamının ilk yıllarında katarakt ameliyatı geçiren çocukların da risk altında olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Can Üstündağ, “Bebeklerin gözleri elastik olduğu için, basınç yükseldiği zaman göz küresi büyümeye başlıyor. Bu nedenle iri gözlü oluyorlar. Aileler çocuklarının gözlerinin iri olduğunu fark ettiklerinde mutlaka uzmana başvurmalılar.” sözleriyle cümlelerini sonlandırıyor.

Glokom yetişkin hastalığı gibi görünmekle birlikte bebeklerde de ortaya çıkabiliyor. Özellikle iri gözlü bebeklerin glokom riski açısından kontrol edilmeleri gerekiyor. 10 binde bir rastlanan doğumsal glokomun yanı sıra yaşamının ilk yıllarında katarakt ameliyatı geçiren çocukların da risk altında olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Can Üstündağ, “Bebeklerin gözleri elastik olduğu için, basınç yükseldiği zaman göz küresi büyümeye başlıyor. Bu nedenle iri gözlü oluyorlar. Aileler çocuklarının gözlerinin iri olduğunu fark ettiklerinde mutlaka uzmana başvurmalılar.” sözleriyle cümlelerini sonlandırıyor.

Etiketler :
HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
POPÜLER FOTO GALERİLER
SON DAKİKA HABERLERİ
İLGİLİ HABERLER
SON DAKİKA