İstanbul’da görülmeye başlayan Asya Kaplan Sivrisineği’nin, seller ve yıllık toplam yağış miktarları dikkate alındığında Karadeniz’de de ciddi bir tehdit haline gelme potansiyelinin bulunduğunu bildirildi. Sivrisineğin Türkiye’de hızlı yayılım gösterdiğini söyleyen uzmanlar; aralarında Artvin, Bursa, Çanakkale, Düzce, İstanbul, İzmir, Kocaeli, Giresun, Ordu, Rize, Sakarya, Tekirdağ ve Trabzon’un da olduğu çoğu ilde bu türe rastlanıldığını açıkladı.
Bursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Barış Kovancı ve İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Başkan Yardımcısı Dr. Fatih Dikmen, Türkiye’de ilk kez 2011 yılında Edirne’nin İpsala ve Keşan ilçelerinde tespit edilen bu sineğin insan sağlığını tehdit eden boyutlarını, alınması gereken önlemleri ve nasıl mücadele edilmesi gerektiğini anlattı.
Prof. Dr. Kovancı, Asya Kaplan Sivrisineği’nin, Güneydoğu Asya’nın tropikal ve subtropikal bölgelerine özgü olduğunu, ilk defa 1894 yılında İngiliz-Avustralyalı entomolog Frederick Askew Skuse tarafından Hindistan’ın kaplanları ile ünlü Bengal bölgesinde bulunduğunu belirtti.
Buradan doğudaki Pasifik Okyanusu ile batıdaki Hint Okyanusu adalarına 19. yüzyılda yayıldığını aktaran Kovancı, “Asya Kaplan Sivrisineği, artan seyahatler ve küresel ısınma gibi sebeplere bağlı olarak özellikle 1980’li yıllarda Avrupa (ilk defa 1979’da Arnavutluk), Kuzey Amerika (ilk defa 1985’te Teksas-ABD) ve Güney Amerika (ilk defa 1986’da Brezilya) kıtalarına da dramatik bir şekilde yayılmıştır. Türkiye’de Asya Kaplan Sivrisineği ilk defa 2011 yılında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Veteriner Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kerem Öter ve arkadaşları tarafından Edirne’nin İpsala ilçesinde bulunan Türkiye-Yunanistan sınır kapısında ve Keşan ilçesindeki bir restoran etrafına kurulan sivrisinek yumurtlama tuzaklarında saptanmıştır.” dedi.
Prof. Dr. Kovancı, küresel ısınmaya bağlı olarak dünyanın bazı bölgelerinde sıcaklık artarken bazı bölgelerinde ise yağışların ve sellerin çoğaldığını söyledi.
Kovancı, “Karadeniz Bölgemizde yazın yaşanan seller ve yıllık toplam yağış miktarları dikkate alındığında Asya Kaplan Sivrisineği bu bölgemiz için ciddi bir tehdit haline gelme potansiyeline sahiptir. Karadeniz Bölgesi’nde belediyeler tarafından temmuz, ağustos ve eylül aylarında Asya Kaplan Sivrisineği’ne karşı biyosidal ürünlerle yoğun mücadele yapılmasına rağmen Giresun, Ordu, Rize ve Trabzon illerinde popülasyonların hızla artış gösterdiği bildirilmiştir.” değerlendirmesini yaptı
Küresel ısınma sebebiyle sivrisineğin ve buna bağlı bulaşıcı hastalıkların Türkiye’de hızla yayılacağının öngörüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Kovancı, Halk Sağlığı Genel Müdürlüğünün ilgili birimlerince ülke çapında Asya Kaplan Sivrisineği ile Mücadele Eylem Planı hazırlanmasının önerildiğini belirtti.
Kovancı, illere göre biyosidal mücadele takvimi oluşturulması gerektiğini vurgulayarak, “Sadece yazın yapılan tedavi edici mücadele yetersiz kalabilir. Böcek ilaçlarının (insektisitler) halk sağlığı ve çevre üzerinde olumsuz etkileri olduğu unutulmamalıdır. Pencere ve kapı sinekliği ile mekanik mücadele, araba tekerlekleri, su kapları gibi bulaşma kaynaklarının yok edilmesi ile habitat kontrolüne dayalı kültürel mücadele, sivrisinek yumurtlama tuzakları ve kairomonlar ile biyoteknik mücadele, sivrisinek balığı ile biyolojik mücadele gibi alternatif mücadele yöntemleri de kullanılmalıdır. ” ifadelerini kullandı.
İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Başkan Yardımcısı Dr. Dikmen ise bu sivrisineğinin, ana vatanı olan Güneydoğu Asya’nın tropik kuşak bölgelerinden zamanla dünyanın farklı yerlerine taşındığının ve istilacı bir tür olarak yerleştiğinin rapor edildiğini söyledi.
Asya kaplan sivrisineğinin ısırdığı yere aşağıdaki ürünler sürülebilir. Böylece vücuda yayılımı yavaşlatılabilir ve vereceği zararların etkisi en aza indirgenir.
Not: Bu ürünler özellikle hassas ciltleri çok çabuk kurutabilir, hatta cilt kızarıklığını artırabilir. Bu nedenle bu ürünleri kullanırken çok dikkat edilmesi gerekmektedir.
Bu sivrisinek türünden bulaşan enfeksiyonların kesin ve etkin bir tedavisi bulunmamaktadır. Genellikle hastalık esnasında gelişen belirtilerin hafifletilmesine yönelik bir tedavi planı çizilir. Ayrıca, hastalık neden olan etkenlere karşı da henüz etkili bir aşı bulunamamıştır. Sadece sarı humma virüsüne karşı aşı geliştirildiği söylenebilir.