PEYGAMBER EFENDİMİZİN BERAAT KANDİLİ GECESİ OKUDUĞU DUA Yine bu gecede edilebilecek kıymetli dualar var. Onlar da şöyle;
Peygamber Efendimizin Berat Kandili duası! Berat Gecesi okunacak dualar neler? Berat Kandili Peygamber Efendimizin duası merak ediliyor. Berat Kandili dualarını okuyarak bu mübarek geceyi ibadet içerisinde geçirmek isteyen vatandaşlar için duaları haberimizde derledik.
Bu geceyi ganimet bilmeli, tevbe istiğfar etmeli, kaza namazı kılmalı, Kur’an-ı kerim okumalı. Peygamber efendimiz Berat gecesinde, (Allahümmerzuknâ kalben takıyyen mineşşirki beriyyen lâ kâfiren ve la şakiyyâ) duasını çok okurdu. Hazreti Muhammed (s.a.v) Berat Kandili’nde şöyle dua ederdi; “Allah’ım! Azabından affına, gazabından rızana sığınıyorum, senden yine sana ilticâ ediyorum. Senin şanın yücedir. Sana yaptığım senayı, senin kendine yaptığın senaya denk bulmuyorum. Sana layık bir surette hamd etmekten acizim” Yine bu gecede edilebilecek kıymetli dualar var. Onlar da şöyle; “Bismillâhirrahmanirrahim. Eûzu bi-afvike min ikâbike ve eûzu bi-ridâke min sahatike ve eûzu bike minke celle vechuke lâ-uhsî senâen aleyke ente kemâ esneyte alâ nefsike.” Anlamı: “Ya Rabbi, cezandan affına sığınırım, gazabından rızana sığınırım, senden sana sığınırım, Zatın yücedir, seni övmek için kelime bulamıyorum, Sen kendini övdüğün gibisin.”
İ
Ya Rabbi, Senin nezdindeki kitabında, Levh-i Mahfûz’da şayet beni kötü, mahrum, ilâhî rahmetten kovulmuş, fakir bir insan olarak yazmış isen fazlınla bu kötü kaderimi; âsî, mahrum, ilâhî huzurdan kovulmuş, darlık içinde hayat geçirmeye mahkum bir fakir insan oluşuma ait yazgımı siliver Allahım! Beni, nezdindeki ana kitapta iyilerden, salih kullarından, rızkı bol, zengin ve hayırlı işlerde yarışan ve muvaffak olan kullarından olarak yazıver. Allah’ım! -Senin sözün haktır- Nebiyy-i Zişan’ın lisanı üzere gönderdiğin mukaddes Kitabında şöyle buyurdun: “Allah dilediğini siler. (Dilediğini de) sabit bırakır. Bütün kitapların aslı O’nun yanındadır” (Ra’d Sûresi, 39) İlahî! “Her hikmetli iş nezdimizde bir emir ile o zaman ayrılır” (Duhan, 4) buyurduğun mükerrem Şaban ayının 14. gecesi en büyük tecellin ile; bildiğimiz bilmediğimiz, Senin bildiğin bela ve musibetleri bizlerin üzerinden kaldırmanı diliyoruz. Şüphesiz Sen, sonsuz güç ve kuvvet sahibisin! Lütuf ve ihsanı bol olan Rabbimizsin! Allahım! Seyyidimiz, Efendimiz Hazret-i Muhammed’e, âline, ashabına, evlâdına, ezvâc-ı tâhirâtına salât ü selâm eyle! Dualarımızı Habibin hürmetine kabul eyle! Euzü billahi mineş-şeytanir-racîm Bismillahir-rahmanir-rahîm Ey Bizleri varlığa erdiren Var olmadaki sonsuz zevki gönüllerimize duyuran Güzeller Güzeli Rabbimiz! Sana sonsuz hamd ü senalar olsun. Kainatın İftihar Tablosu Peygamber Efendimiz’e Sonsuz salât ü selam olsun
Her Türlü Günahı Sildiren Tövbe Duası
Cenâb-ı Hakk’a bir yakarış vardır. Efendimiz (sav) tarafından bizlere öğretilen bu duanın adı Seyyid’ül İstiğfar’dır. Bu duayı yaparak Cenâb-ı Allah’tan pişmanlıkla af dileyen kimsenin tüm günahlarının bağışlanacağını bizzat Seyyüd’ül Kâinat olan Efendimiz (sav) müjde buyurmuşlardır.
Hatta bir kişi uyumadan önce bunu okusa ve yatsa, uykusunda ecel erişse, o kişinin şehid mertebesinde olacağını da yine bizzat Efendimiz (sav) beyan buyurmuştur.
Hatta bir kişi uyumadan önce bunu okusa ve yatsa, uykusunda ecel erişse, o kişinin şehid mertebesinde olacağını da yine bizzat Efendimiz (sav) beyan buyurmuştur.
Seyyid’ül İstiğfar kısaca, kişinin Yaratıcısı, Rabbi olan Allah Teâlâ’ya iman ettiğini, acziyetini, günahlarını itiraf edip, kendisini affedecek ve bu kötü hâlinden iyi hale çıkarak başka ilah olmadığını kabul ettiğinin beyanıdır. Ya Rabbi ben gaflete düştüm, günah olan fiillerde bulundum ama senin izninle şimdi hatamı farkettim. Sana sığındım, tövbe ediyorum, onların hepsini terkediyorum, beni affet ve kulluğuna al demektir.
Hazreti Allah, tövbe eden kullarının günahlarını silmekle kalmayıp, o günahları sevap olarak amel defterlerine yazacağını ilan etmiştir.
Kişinin Kalbinde Pişmanlık Yoksa Ne Yapmalıdır?
Günümüz insanının en çok ikilemde kaldığı ve şeytanın da en kolay kişinin aklını çelmeye yol bulduğu durum budur desek abartmış olmayız.
Kardeşlerim, bizler genellikle haram olan alışkanlıklarımıza tövbe etmek, Allah’ın emirlerini tutmak, namaza, oruca başlamak için evliyâ olmayı bekleriz. Sanki sihirli bir değnek bize dokunacak ve biz de onun etkisiyle hiç bozulmayacak şekilde Allah’ın rızasına yöneleceğiz gibi yanlış bir beklenti vardır ekserimizde, maalesef.
Kardeşlerim, bir insan aklıyla yaptığının yanlış olduğunu biliyorsa, ondan vazgeçmesi, dönmesi gerektiğini de biliyordur. Bunun için de illâ kalbinde bir pişmanlık duymayı beklemesi gerekmez.
Hatta daha açık söylemek gerekirse, bu yanlışından dönmemesi sebebiyle kalbinde pişmanlık duyamıyordur zaten. Ne Allah Teâlâ’ya kullukta bir gayreti olan, ne kullara bir hayrı dokunan, ne hizmeti olan, ne de tek bir hayır dua bile almadan yaşayan bir kişinin kalbinde bir yumuşama, bir pişmanlık beklemesi gaflet üstüne gaflettir.
O sebeple, kişi önce fiilini düzeltmeye çalışmalıdır. Namaz kılacaktır, oruç tutacaktır ama içinden gelmiyordur, şu kötü alışkanlığını bırakacaktır ama kalbinde pişmanlık duymuyordur, hatta belki için için o kötü filleri yapmayı istiyor bile olabilir.
Böyle bir durumda insan isteksizliğine, pişman olamayışına değil kendisini Yaratan Rabbi’nin ondan ne istediğine bakmalıdır.
O istiyorsa bu iş yapılacak demeli, içinden geçen değil kötü, iyi hisleri bile bir kenara bırakmalıdır. Nihayetinde kul günahına tövbe edip Allah’ın (c.c.) emirlerine sarılmak için pişman olmayı beklerken ecel geliverir de pişman olmayı beklediğine pişman olabilir, Allah (c.c.) muhafaza!
Ramazan ayına hürmetin mükafatı cennet
Bir mecûsinin çocuğu, Ramazan günü elinde ekmekle sokağa çıkar. Bunu gören babası, onu kolundan tutup, “Oğlum, müslümanlar oruçlu, karşılarında böyle yemek yemek, hem ayıp, hem de âdaba mugayyirdir. Yemeğini evine girdiğin zaman ye.” der.
Gün gelir mecûsi ölür. O şehrin âbit ve zâhidleri bu zâtı rüyalarında cennet-i âlada görürler. Kendisine: “Sen bir mecûsi idin. Allah’a şirk koşardın. Nasıl oldu da cennete kabul olundun?” dediklerinde o zât, “Doğru, ben mecûsi ve müşrik idim. Azrâil ruhumu kabz etmeğe geldiğinde, Allah Teâlâ, Hz. Azrail’e, “Kulumun ruhunu küfr üzre alma, ona hidayetim erişti. İman üzre kabzeyle.” buyurdu. Ben de, “Lâ ilâhe illallah, Muhammedün Resûlullah” deyip ruhumu teslim eyledim. Bu iltifata ermemin sebebi ise, çocuğumu bir Ramazan günü mü’minlere karşı yemek yemekten men ettiğim içindir. Böylece Azrail (as)’a Allah Teâlâ: “O, Benim ramazanıma hürmet etti, mü’min kullarıma saygı gösterdi.
Zâtıma lâyık olan, böyle kişiyi cennetime almaktır. dedi ve yaptığım bu işten dolayı rahmeti ilâhiyyeye erişip, Cennete girdim.” dedi.