Vaktiyle bir köy ağası bir çoban tutar. Çobana 100 tane koyun teslim eder. “Aman koyunlarıma iyi bak, parayı düşünme” der Çoban koyunları alır gider. Aylar geçer, günler geçer, Ağa konağın bahçesinde yemek yerken elinde bir koyun derisi, çoban çıkar gelir. Ağa şaşkın bir şekilde merakla sorar:
İşçinin veya garibanın hakkını yiyenin, ne huzuru olur ne de cenazesinde rezillik eksik olur.
Fakirin oğlu Çoban Hüseyin baba evinden çıkar, çocukluğunu gurbet ellerde çobanlık yaparak tüketir. Hayat şartlarına öyle alışır ki kendisine yapılan zalimliği sineye çekerken sabrın sonuna erişir. Onun hakkını yiyenler ettiği bedduadan nasiplenirler birebir.
Allah’ın adaleti ya yerden vurur inletir ya gökten vurur dinletirmiş. Çoban Hüseyin, hakkının yendiği yerden ayrılırken ellerini kaldırır yalvarır yaradanına…
Allah’ım, kim yediyse türlü türlü hakkımı, gün yüzü görmesin sevdiği, eziyetle versin gözünden sakındıkları canını. Izdırapları bitmesin, benim üstümdeki eskilerden daha yenisi olmasın üstlerinde. Küflü ekmekten ötesi olmasın aşlarında.”
Çoban Hüseyin hane sahiplerine öylece beddua eder. Tutar da bedduası mahvolur tüm aile. Çobandan helallik almaya yüzleri kalmadığı gibi dermanları da kalmaz. Belaların biri gider biri gelir. Hak yiyen hane sahibi baba, traktörüyle tarlaya giderken pişkin pişkin, traktöre çantayla astığı karpuz düşer astığı yerden vurur gaz pedalına. Sürükler atar onu hendeğin kenarına. Ezilmedik yeri kalmaz. Olanların devamını şu şiir anlatır…
Devrildi traktörü hak yiyenin başına
Bastı büyük tekeri yapıştı da bağrına
O günden sonra hayır vermedi malı ona
Düşün bakalım düşün kimi koymuştun yola
*** *** ***
Çoban Hüseyin elin kaldırmıştı havaya
Demişti ki Mevla’ya gör halimi buraya
Yediler haklarımı verdiler beni yola
Koymasın Allah sizi bereket ve bolluğa
*** *** ***
Hak yiyenin oğlunu kurtlar parçaladılar
Cesedini tüm köye serptirerek yaydılar
Küçük kızı su aldı bir yıldır aradılar
Ne bir iz kaldı ondan ağlayıp da yıldılar
Çoban Hüseyin dedi üstümdeki eskiler
Sizde bundan olmasın asla asla yeniler
Siz ki bu garibanın haklarını yediler
Mevla sizi sürükler nerde hani yeniler
*** *** ***
Çobanı çalıştırıp aç susuz yolladılar
Maaşını hakkını yiyip yiyip yuttular
Kırk türlü yalanlarla vaatlerle tuttular
Çoban bedduasından yıllarca kan kustular
*** *** ***
Komşu uyandırdı da çobanı aldı ordan
Hayır gelmez dedi de ne oğlu karısından
Hâlâ anlamadın mı hepsi aynı şeytandan
Meslek haline gelmiş yalan, haram ve itham
*** *** ***
Topladı valizini Çoban Hüseyin gider
Haber göndermişlerdi ailesi oğlun bekler
Elleri kaldırır da döner beddua dizer
O günden sonra orda bela musibet gezer
Etme yine affet sen bak hepsine ne oldu
Koskoca bir aile nasıl darmadağan oldu
Baba traktör kızı sular altında kaldı
Oğlu ve anasına dermansız bela vurdu
Yazan: Sinan Korkmaz.