Adam uzun yıllar hapiste yatmıştır. Çıkmasına bir hafta kala karısına mektup yazar. Uzun yıllar hapiste yattığını ve artık cezasının bittiği için bir hafta sonra çıkacağını ve tekrar evine dönmek istediğini anlatır. Ama karısının onu tekrar kabul edip etmeyeceğini bilmemektedir. Eğer kendisini kabul etmek istemezse haklı olduğunu belirtir. Kendisinin onu ilk günkü gibi sevdiğini söyler. Kaldığı köyün çok yakınından şehirler arası bir yol geçmektedir. Hatta kocaman bir ağaç vardır yolun kenarında. Eğer karısı onu halâ seviyorsa, eve dönmesini istiyorsa, yol kenarındaki kocaman ağacın görülebilecek bir dalına sarı kurdele bağlamasını ister. Otobüsle o yoldan geçecek ve sarı kurdeleyi görürse, otobüsten inip eve doğru yürüyecektir. Ama görmezse inmeyip yoluna devam edecek, başka bir şehirde kendine yeni bir hayat kurup orada yaşayacaktır.
Adam şehirler arası otobüse biner. Yolda giderken yanında oturan kişiyle iyi bir yol arkadaşı olur. Arkadaşı konuşkan birisi olduğu için hikâyesini ona da anlatır. Öyle ki; adam dayanamaz bunu tüm yolculara duyurur.Herkesi tatlı bir mutluluk havası sarar. Saatler sonra adamın köyüne yaklaşırlar. Son bir dönemeci dönünce bahsedilen ağacı göreceklerdir, tüm otobüstekiler.
Heyecan ve güzel temenniler tavan yapmıştır adeta. Herkes yerinden kalkmış tek bir noktayı görmeye odaklanmışlardır. Otobüs bir hayli yavaşlamıştır. Ağaç görüldüğünde herkes gözleriyle bütün dalları tarayacak ve tek kurdeleyi arayacaktır. Kırk kişiye yakın insanın aynı anda bakmasıyla kurdelenin görülmeme şansı olmayacaktır. Hemen herkes sevinç çığlıkları atmaya hazırlanmaktadır. Ve yavaşça giden otobüs son dönemeci döner ve az ileride haşmetli gövdesiyle bahsi geçen kocaman ağaç görünür… Ve ağacın bir dalında değil, tüm dallarına bağlanmış binlerce sarı kurdele vardır. -Gelecekse beklenen, beklemek güzeldir.Özleyecekse özlenen, özlemek güzeldir. Ve sevecekse sevilen; O hayat her şeye bedeldir…”
Özdemir Asaf