En Güncel Haberler

Doç. Dr. Bülent Özmen, Deprem Olasılığı En Yüksek Olan Bölgeleri Açıkladı

Doç. Dr. Bülent Özmen, Deprem Olasılığı En Yüksek Olan Bölgeleri Açıkladı
Bu haber 09 Eylül 2021 - 8:38 'de eklendi ve 587 views kez görüntülendi.

Doç. Dr. Bülent Özmen, deprem olasılığı en yüksek olan bölgeleri açıkladı..Gazi Üniversitesi Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde görevli Doç. Dr. Bülent Özmen, 120 yıllık kayıtlara göre Türkiye’de her 6 yılda bir büyük deprem olduğunu belirterek,

Son 50 yıllık verilere baktığımızda Gediz depreminden Van depremine kadar 5 büyük deprem meydana gelmiş. Halbuki istatistiklere baktığımızda sayının 8-9’u bulması gerekiyor. Bu verilere bakarak büyük bir deprem olma olasılığının her geçen yıl yükseldiğini söyleyebiliriz” dedi.

Son 50 yıllık verilere baktığımızda Gediz depreminden Van depremine kadar 5 büyük deprem meydana gelmiş. Halbuki istatistiklere baktığımızda sayının 8-9'u bulması gerekiyor. Bu verilere bakarak büyük bir deprem olma olasılığının her geçen yıl yükseldiğini söyleyebiliriz" dedi.

Doç. Dr. Özmen, Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğunu ve vatandaşların buna her zaman hazırlık olması gerektiğini söyledi. Özmen, ”Türkiye’deki deprem gerçeğini hepimiz kabul ediyoruz. Türkiye’de hem denizel hem de karasal ortamdaki faylara baktığımız anda bine yakın deprem üretme potansiyeli olan fay var. Bunların hepsi zamanı geldiği anda büyük ve yıkıcı bir deprem olarak kendisini bize gösteriyor. Dolayısıyla bu kadar çok sayıda fayın olduğu bir bölgede deprem olmaması mümkün değil. Depremle ilgili yapılan istatistiki çalışmalara baktığımızda her 6 yılda bir 7 ve 7’nin üzerinde deprem olduğu gerçeğini biliyoruz. Her yılda 6 ve 6.9 arasında 2 tane de depremin olduğunu biliyoruz” diye konuştu.

KUZEY ANADOLU FAYI’NA DİKKAT’ Kuzey Anadolu Fayı gibi çok sık deprem üreten faylar olduğunu belirten Doç. Dr. Özmen, “Doğu Anadolu Fayı gibi Antakya’dan başlayıp Bingöl Karlıova’ya kadar gelen fayımız var. Özellikle de Kuzey Anadolu Fayı’nın en doğu ucu ile en batı ucu arasındaki yer sismik boşluk olarak ifade ediliyor ve ondan dolayı da deprem olasılığı en yüksek olan bölgelerden birisi. Türkiye’nin en aktif deprem üreten bölgelerinde birisi de Ege Bölgesi” dedi.

DEPREM BİZİM GERÇEĞİMİZ, ARTIK EYLEME GEÇMEMİZ LAZIM’ Özmen, Anadolu’da kesinlikle bir depremin beklendiğini de vurgulayarak, “Anadolu’da çok fazla sayıda diri fay olduğu için deprem kesinlikle olacak. Bunun yerini, zamanını net olarak söylememiz mümkün değil. Anadolu’nun ilk zamanlarından beri bu bölgelerde hep deprem olmuş. İlerleyen yıllarda da mutlaka belirli yerlerde bu depremler olacak. Yani deprem bizim gerçeğimiz. Bir kere bunu kesinlikle kabul edip biz artık ‘deprem ne zaman olacak, nerede olacak’ söyleminden çıkarak artık eyleme geçmemiz lazım. Yani deprem riskinin azaltılması çalışmaları son derece önemli; deprem olmadan önce neler yapılması gerekiyorsa bunları bir ortak akıl çerçevesinde birey, yerel yönetim ve merkezi yönetim el ele vererek ülkemizi diğer gelişmiş ülkelerde olduğu gibi kısa sürede depreme hazırlıklı bir ülke haline getirebiliriz” diye konuştu.

Maalesef bu gerilimlere bağlı olarak Türkiye'nin bir yerlerinde bu deprem olacak" ifadelerini kullandı. Depremle mücadelenin bireyden başladığına vurgu yapan Doç. Dr. Özmen, "Yani vatandaşlar olarak üzerimize düşen görevi yapmamız lazım. Yerel yönetimler ve merkezi yönetimlerin de üzerine düşen görevleri yapması lazım. Biz her şeyi merkezi ya da yerel yönetimlerden beklersek bu iş içinden çıkamayız. Vatandaş bir kere öncelikle bulunduğu yerin deprem veya diğer afetler açısından tehlikesi nedir onun tespitini yapması lazım; ilgili yerlerden öğrenmesi lazım. Daha sonra binasının deprem açısından riskli olup olmadığı yönünde bilgisini öğrenmesi gerekiyor. Bundan sonra da evde Aile Deprem Planı'nın yapılması lazım. Bunun deprem olmadan önce yapılması lazım. Tehlike avı yaparak evimizde riskli olan yerler nereler, yıkılarak, devrilerek bize zarar verme ihtimali olan eşyalar var mı gibi durumların bakılması lazım. Deprem sırasında ne yapılmalı, evde güvenli yerler nereler; bunların bir plan kapsamında da belirlenmesi lazım" ifadelerini kullandı.

BÜYÜK DEPREM OLASILIĞI HER YIL ARTIYOR’ Doç. Dr. ?Özmen, her 6 yılda bir Türkiye’de büyük bir deprem olma ihtimalinin var olduğuna dikkat çekerek, “120 yıllık kayıtlara baktığımızda ki bunu Afet ve Acil Yönetim Başkanlığı da açıkladı; her 6 yılda bir 7’nin üzerinde deprem olduğu söyleniyor bize. Son 50 yıllık verilere baktığımızda Gediz depreminde Van depremine kadar 5 büyük deprem meydana gelmiş. Halbuki bu istatistiklere baktığımızda sayının 8-9’u bulması gerekiyor. Bu verilere bakarak büyük bir deprem olma olasılığının da her geçen yıl yükseldiğini söyleyebiliriz. 7’nin üzerinde en son 2011 yılında oldu. Dolayısıyla da üzerinden 9 yıl geçti. Ondan dolayı 7 ve 7 üzerinde deprem olma olasılığı şuan ortada duruyor.

Maalesef bu gerilimlere bağlı olarak Türkiye'nin bir yerlerinde bu deprem olacak" ifadelerini kullandı. Depremle mücadelenin bireyden başladığına vurgu yapan Doç. Dr. Özmen, "Yani vatandaşlar olarak üzerimize düşen görevi yapmamız lazım. Yerel yönetimler ve merkezi yönetimlerin de üzerine düşen görevleri yapması lazım. Biz her şeyi merkezi ya da yerel yönetimlerden beklersek bu iş içinden çıkamayız. Vatandaş bir kere öncelikle bulunduğu yerin deprem veya diğer afetler açısından tehlikesi nedir onun tespitini yapması lazım; ilgili yerlerden öğrenmesi lazım. Daha sonra binasının deprem açısından riskli olup olmadığı yönünde bilgisini öğrenmesi gerekiyor. Bundan sonra da evde Aile Deprem Planı'nın yapılması lazım. Bunun deprem olmadan önce yapılması lazım. Tehlike avı yaparak evimizde riskli olan yerler nereler, yıkılarak, devrilerek bize zarar verme ihtimali olan eşyalar var mı gibi durumların bakılması lazım. Deprem sırasında ne yapılmalı, evde güvenli yerler nereler; bunların bir plan kapsamında da belirlenmesi lazım" ifadelerini kullandı.

Maalesef bu gerilimlere bağlı olarak Türkiye’nin bir yerlerinde bu deprem olacak” ifadelerini kullandı. Depremle mücadelenin bireyden başladığına vurgu yapan Doç. Dr. Özmen, “Yani vatandaşlar olarak üzerimize düşen görevi yapmamız lazım. Yerel yönetimler ve merkezi yönetimlerin de üzerine düşen görevleri yapması lazım. Biz her şeyi merkezi ya da yerel yönetimlerden beklersek bu iş içinden çıkamayız. Vatandaş bir kere öncelikle bulunduğu yerin deprem veya diğer afetler açısından tehlikesi nedir onun tespitini yapması lazım; ilgili yerlerden öğrenmesi lazım. Daha sonra binasının deprem açısından riskli olup olmadığı yönünde bilgisini öğrenmesi gerekiyor. Bundan sonra da evde Aile Deprem Planı’nın yapılması lazım. Bunun deprem olmadan önce yapılması lazım. Tehlike avı yaparak evimizde riskli olan yerler nereler, yıkılarak, devrilerek bize zarar verme ihtimali olan eşyalar var mı gibi durumların bakılması lazım. Deprem sırasında ne yapılmalı, evde güvenli yerler nereler; bunların bir plan kapsamında da belirlenmesi lazım” ifadelerini kullandı.

Maalesef bu gerilimlere bağlı olarak Türkiye'nin bir yerlerinde bu deprem olacak" ifadelerini kullandı. Depremle mücadelenin bireyden başladığına vurgu yapan Doç. Dr. Özmen, "Yani vatandaşlar olarak üzerimize düşen görevi yapmamız lazım. Yerel yönetimler ve merkezi yönetimlerin de üzerine düşen görevleri yapması lazım. Biz her şeyi merkezi ya da yerel yönetimlerden beklersek bu iş içinden çıkamayız. Vatandaş bir kere öncelikle bulunduğu yerin deprem veya diğer afetler açısından tehlikesi nedir onun tespitini yapması lazım; ilgili yerlerden öğrenmesi lazım. Daha sonra binasının deprem açısından riskli olup olmadığı yönünde bilgisini öğrenmesi gerekiyor. Bundan sonra da evde Aile Deprem Planı'nın yapılması lazım. Bunun deprem olmadan önce yapılması lazım. Tehlike avı yaparak evimizde riskli olan yerler nereler, yıkılarak, devrilerek bize zarar verme ihtimali olan eşyalar var mı gibi durumların bakılması lazım. Deprem sırasında ne yapılmalı, evde güvenli yerler nereler; bunların bir plan kapsamında da belirlenmesi lazım" ifadelerini kullandı.

 

Etiketler :
HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
POPÜLER FOTO GALERİLER
SON DAKİKA HABERLERİ
İLGİLİ HABERLER
SON DAKİKA