Bir gün Rasûlullah (s.a.v.) bir elbise
dükkânına varıp sahibinden dört dirheme bir
gömlek satın almıştı. Gömleği giyerek dışarı
çıktı. O esnâda Ensâr’dan bir zât ile karşılaştı.
O kişi:
“–Yâ Rasûlallâh! Bana bir gömlek giydir, Allah
Sana cennet elbiseleri giydirsin!” dedi.
Efendimiz (s.a.v.) hemen üzerindeki gömleği
çıkarıp o sahâbîye giydirdi. Dükkâna geri
dönerek dört dirheme bir gömlek daha aldı.
Yanında iki dirhemi kalmıştı.
Yolda giderken, ağlamakta olan bir câriye
gördü ve:
“–Niçin ağlıyorsun?” diye sordu. Câriye:
“–Yâ Rasûlallâh! Yanlarında çalıştığım âile
bana iki dirhem verip un almaya göndermişti,
parayı kaybettim!” dedi.
Nebiyy-i Ekrem (s.a.v.) kalan iki dirhemi de
ona verdi. Dönüp giderken kızcağızın hâlâ
ağlamakta olduğunu gördü. Yanına çağırıp:
“–Niçin ağlıyorsun, dirhemleri aldın?!”
buyurdu. Kızcağız:
“–Geciktiğim için beni döverler diye
korkuyorum!” dedi.
Allah Rasûlü (s.a.v.) onunla birlikte, hizmet
ettiği âilenin evine kadar gitti ve selâm verdi.
Evdekiler, Efendimiz’in sesini tanıdılar, ancak
cevap vermediler. Peygamberimiz ikinci kez
selâm verdi, yine karşılık vermediler. Üçüncü
selâmında; “ve aleyküm selâm” diyerek büyük
bir sevinçle dışarı çıktılar. Fahr-i Kâinât
Efendimiz (s.a.v.):
“–İlk selâmı duydunuz mu?” buyurdu.
“–Evet, duyduk yâ Rasûlallâh, ancak bize
çokça selâm verip bizi bereketlendirmenizi
arzu ettik. Sizi buraya kadar getiren nedir,
annelerimiz-babalarımız Sana fedâ olsun?!”
dediler.
Rasûlullah (s.a.v.):
“–Bu kızcağız sizin kendisini dövmenizden
korktu.” buyurdu.
Câriyenin sahibi hemen:
“–Mâdem Siz onunla birlikte buraya kadar
teşrîf ettiniz, mâdem Siz’in buraya gelmenize
vesîle oldu, o artık Allah için hürdür!” dedi.
Rasûlullah (s.a.v.) de onları hayırla ve
cennetle müjdeledi. Sonra da şöyle buyurdu:
“–Allah on dirheme ne kadar da bereket
lutfetti. Onunla Nebî’sine ve Ensâr’dan bir
kuluna birer gömlek giydirdi ve bir köleyi de
âzâd eyledi. Allâh’a hamd olsun! Bütün
bunları kudretiyle bizlere lutfeden O’dur.”
Kaynak; (Heysemî, IX,
Nimetlerin devamı ve bereketini arttıran, insanın maddi manevi hayatına bolluk ve bereket getiren amel…
Cenâb-ı Hak âyet-i kerîmede;
“…Eğer şükrederseniz elbette size (nîmetimi) artırırım…” (İbrahim, 7) buyurarak, nîmetlerin devamının ve bereketinin “şükre” bağlı olduğunu bildirmektedir.
Hazret-i Ali –radıyallâhu anh– da şöyle buyurmuştur:
“Eline nîmet geçtiği zaman çok şükret! Sakın az şükürle Allâh’ın nîmetlerini elinden kaçırma!”
Ben o kuluma (bir imtihan olarak) ömrünün yarısını zenginlikle, yarısını da yoksullukla geçirmesini teklif etmiştim. Fakat o kulum, bütün nîmetlerime şükretti. Şükür ise nîmetin ziyâde olmasını ve devam etmesini gerekli kılar. O sâlih kuluma, ömrünün geri kalan kısmını da zenginlikle geçirmesini takdir ettiğimi müjdele!” buyurdu.
Nitekim âyet-i kerîmede şöyle buyrulmaktadır:
“De ki: Rabbim, kullarından dilediğine bol rızık verir ve (dilediğinden de) kısar. Siz hayra ne harcarsanız, Allah onun yerine başkasını verir. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.” (Sebe, 39)
Kaynak: Osman Nuri Topbaş,
Rızkı bereketlendiren bu bereket dua ile yerde ve gökte her nerede ise bereketin sizi bulmasını Mevla’dan dileyin Özellikle kazancın helal olması için rızık duasını bırakmadan ısrarla tekrar, tekrar okuyun faydasını ve yararını inşallah (Allah’ın izli ile) en kısa zamanda görürsünüz…
Yâ Allahu, yâ Rabbi, yâ Hayyü, yâ Kayyûmü, Yâ Zel Celâli ve ikram.
Es’elüke bismikel azîmil-a’zami
Enterzukanî helâlen tayyiben.
Allahümme in kâne rızkunâ fissemâi enzilhu
Ve in kâne fil ardi ezhirhu ve in kane ba’iden karribhu
Ve in kâne kâriben yessirhü
Ve in kâne kalîlen kessirhü
Ve kâne kesîren ihfazhü bilbereketi “
Ya Allah, Ya Rab, Ya Hayyü ya Kayyum. Ya Zel Celali vel İkram
Yüceler yücesi olan isminin hakkı için senden isterim.
Bana helâl rızık ver.
Allah’ım, eğer rızkımız semada ise onu indir
Eğer yerde ise onu çıkar
Uzakta ise onu yaklaştır
Yakın ise kolaylaştır
Az ise çoğalt. Çok ise onu bereketlendir. ‘’ÂMİN’’
Hesapsız Rızık için Günde 15 defa Okunursa Allahu Teala O Kişiye Hesapsız Rızık Verir..