Mide koruyucu ilaçların gereksiz olarak uzun süreli kullanımından kaçınılması gerektiği bildirildi.
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Orhan Özgür, mide asidiyle ilişkili hastalıkların tedavisinde mide asidini azaltan ilaçların kullanıldığını söyledi. Bu grup ilaçların halk arasında “mide koruyucu” ilaç olarak tabir edildiğini belirten Özgür, “Ülkemizde 5 grup mide koruyucu ilaç bulunmaktadır. Bu ilaçlar 1980’li yıllardan beri ülkemizde ve tüm dünyada en çok kullanılan ilaçlardandır dedi
Özgür, mide koruyucu ilaçların ülser, gastrit, reflü hastalığı tedavisinde, mideyi bazı ilaçların tahrişinden korumada yaygın olarak kullanıldığını ifade ederek, “Yine yoğun bakım ünitelerinde yatan hastalarda stres ülserinden korunmada kullanılmaktadır. Ayrıca midede yerleşen ‘helikobakter pilori’ adı verilen mikrobun tedavisinde iki antibiyotikle birlikte kullanılmaktadır” diye konuştu. Mide koruyucu ilaçların hangi hastalıkta ne kadar süreyle kullanılacağının mutlaka hastaya açık bir şekilde anlatılması gerektiğini vurgulayan Özgür, şöyle devam etti: “Örneğin ülser tedavisi ortalama 6-8 haftadır ancak ülser hastaları bu ilacı çok uzun süre kullanabilmektedir.
Uzun süreli kullanım gereksiz olmakta belki de olası yan etkileri beraberinde getirmektedir. Mide mikrobunu tedavi etmek için iki haftalık tedavi yeterlidir. Reflü hastalarının yüzde 90 kadarı 6-8 haftalık tedaviye olumlu yanıt vermektedir. Reflü tedavisinde 6-8 haftalık tedaviden sonra hastanın yakınmaları ortadan kalktığında ilaç dozları azaltılmaktadır.Sonraki kontrollerde hastanın yakınması yoksa midesinde yanma olduğunda ilacı alması önerilmektedir.” Özgür, Türkiye’de ve yurt dışında yapılan çalışmalarda hastaların çoğunluğunun ilacı gereksiz kullandığının tespit edildiğine dikkati çekerek, “Mide koruyucu ilaçların uzun süreli kullanımında birtakım yan etkiler görülebilmektedir .Bilindiği üzere bu ilaçlar mide asit salgısını baskılamaktadır. Halbuki mide asidinin vücut için olumlu birçok etkisi vardır”
dedi.
Mide koruyucu ilaçları uzun süre kullanan hastalarda enfeksiyon görülme sıklığının artabileceğini” anlatan Özgür, “Midenin güçlü asit ortamı vücudumuzu tehdit edebilecek mikroplar için güçlü bir engel teşkil etmektedir. Özellikle akciğer ve bağırsak enfeksiyonları artabilir. Hastalarda magnezyum eksikliği, B-12 vitamin eksikliği, demir eksikliği görülebilir. Özellikle 3 yılı aşan ilaç kullanımında B-12 düzeylerine bakılmalı, gerekirse B-12 vitamini hastaya verilmelidir” diye konuştu. Prof. Dr. Orhan Özgür, mide koruyucu ilaçların etkisi sonucunda midede gastrin salınımının artabileceğini belirterek, şunları kaydetti: “Midenin fundus adı verilen üst kısmında polipler gelişebilir. Bu poliplerde kanserleşme riski yoktur. Eğer hastada midede ‘H.pilori’ adını verdiğimiz mikrop varsa midenin iç yüzünü kaplayan mukoza tabakasının, bu alanda var olan epitel hücrelerinin ve salgı bezlerinin kaybı ile ortaya çıkan kronik iltihaplanma gelişebilir. Bu hastalarda midedeki mikrop mutlaka temizlenmelidir.”
Tıp literatüründe bu ilaçlara bağlı gelişmiş mide kanseri olgusuna rastlanmadığını da vurgulayan Özgür, sözlerini şöyle tamamladı:
“Mide koruyucu ilaçların uzun süreli gereksiz kullanımından kaçınmak gerekir. Mide koruyucu ilaçlar doktor tarafından gerekli görülmemişse uzun süre kontrolsüz kullanılmamalıdır. Mide koruyucu ilaçların kullanılmasını gerektiren sağlık sorunu tedavi edildiğinde ilacın kesilmesi ya da dozunun azaltılması uygun olur. Yine uzun süre ilaç kullanan hastalarda kemik ölçümleri, demir, B-12 ve magnezyum ölçümleri yapılmalıdır. Özellikle menepoz dönemindeki kadınlarda kemik erimesi ve kırık riskinde de artış görülebilir. Menapozdaki kadın hastalarında kemik ölçümlerini yaptırmaları ve gerekli destek tedavisi almaları çok önemlidir.”